Bütün günümüzü geçirdiğimiz ofiste kullanılan renklere hiç dikkat ediyor muyuz? Renkler çalışanın psikolojisini etkileyebilir mi? Hangi renkler konsantrasyonu ve yaratıcılığı sağlar, hangi renkler dikkat dağıtır? Ofiste her ne kadar farkında olmasak da renklerin üzerimizde etkisi olduğu bir gerçek. Sadece renkler de değil, mobilyaların yerleştirilmesi ve dokuları çalışanları etkileyebiliyor.

Şirketlerde kullanılacak renkler seçilirken yapılan işe göre karar verilmesi gerekiyor. Kırmızı iştah açarken, aynı zamanda öfkeyi de çağrıştırıyor.

Ofislerde artık alışılmışın dışında renkler kullanılmaya, değişik dekorasyonlar uygulanmaya başladı. Hepsi de önce çalışanın daha verimli olmasını sağlamak, sonra da müşterilerin gözüne hitap edebilmek için; fakat bütün bunlar yapılırken renk seçimine dikkat edilmesi gerekiyor. Yanlış ortamda kullanılan yanlış renkler çalışanın konsantrasyonunu bozabiliyor, iş yapmasına engel olabiliyor.

Renk kullanımda bir diğer önemli konu da insanlara vermek istenilen imaj, bir tarz oluşturma. Bunda sadece şirket içindeki renkler değil, logo ve dış mekan tasarımı da önemli.

Şirketler çalışanlara sadece dekorasyon, duvar ve kurum rengi olarak hitap etmiyor. Çok önemli bir başka konu ise şirketin, kurumun logosu. Önemsiz gibi görünen logo aslında şirket hakkında fikir veriyor.

Grafik tasarımcı Ali Tekin Çam bu konuda Paul Rand’in bir sözünü aktarıyor: “Logoyu üreten tasarımcıdır; ancak oluşturan firmanın kendisidir.” Logo tasarım aşamasında, kurumun kendini nasıl tanımladığı ve kurumu yansıtan kavramların ne olduğunu bilmek önemli.  Çam, yöneticilerin bir marka ya da bir logo için renk seçerken genellikle yaratmak istedikleri farklı kimliği değil, oluşturmak istedikleri ruh halini gözettiklerini belirtiyor.

Parlak renkler çabuk bıktırıyor 

Renk seçiminde müşteri kategorisi ve yaş grubu da çok önemli. Aynı ürünü 40 yaş grubuna küçük yeşil şişelerde satan (maden suyu markası) Perrier, mavi plastik şişesiyle 18-25 yaş grubunda başarılı olabiliyor. ABD’de yapılan bir araştırma en yüksek gelir grubunun siyah, gri ve laciverti tercih

ettiğini, en düşük gelir grubunun ise canlı renkleri seçtiğini gösteriyor. Uzmanlar parlak renklerin yorduğunu ve çabuk bıktırdığını; ancak sık değiştirilen ürünlere uygun olduğunu belirtiyor. Bu durumda beyaz eşyalara neden bu rengin verildiği de belli oluyor.

Çam, bilimsel tanımlardan uzaklaşıp, logolarda kullanılan renklere bir göz atarsak, ’Bu rengi neden kullanmış acaba’nın cevabını kolayca veremeyebiliriz, diyor. Bunun pek çok sebebi var. “Bir gün ofisinizin kapısından biri girip bir logo yaptırmak istediğini ve izlediği tüm ciddi firmaların logolarının lacivert olduğunu, yaptıracağı logonun da illa lacivert olmasını istediğini söyleyebilir. Ya da İslami yönü ağır basan bir firma, ürettiğine uygun düşsün düşmesin benim logom illa ki yeşil olacak diyebilir. Başka örnek, İtalyan mutfak kültüründe önemli bir yeri olan pizza veya makarnayı üretecek bir firma, kullanacağı logoların, bu kültürün aidiyeti açısından İtalyan bayrağındaki (kırmızı, beyaz, yeşil) renklerden oluşmasını isteyebilir.”

Kırmızı: İştah açıcıdır. Bu yüzden de çoğu fast food markaları kırmızı rengi kullanır. Bu rengin fiziksel etkisi ise kişilerde tansiyonu yükseltmesi ve kan akışını hızlandırmasıdır. Kırmızı aynı zamanda agresyon ve öfkeyi çağrıştırabilir.

Yeşil: Güven ve telkin duygusu verir. Huzur sağlar, kişiyi sakinleştirir. Bu yüzden hastabakıcıların ve ameliyata giren doktorların önlük rengi yeşildir. Bankalar da aynı sebeple logolarında bu rengi sık kullanır. Yeşil aynı zamanda yaratıcılığı da canlandırır. Bugün yeşil (İslam ülkelerindeki özel anlamı dışında) tazeliği, sağlıklı ürünü, yeniden doğuşu da temsil ediyor.

Siyah: Gücü, lüksü ve hırsı temsil eder. Matemi de çağrıştırır. Konsantrasyonu dağıtmaz. Coca Cola, “erkeksi ve güçlü” Zero’yu satmak için siyah şişeyi seçmiş. Tabii siyahı kaldıramayan ürünler de var. Fransa’da piyasaya çıkan siyah tuvalet kağıdı satmamıştı.

Mavi: Huzur ve dinginlik verir. Kan akışını yavaşlatır. Bu yüzden iştah kestirir. Diyette olan kişilere mavi tabakta yemeleri tavsiye edilir. Şayet ofisin uzaktan da fark edilmesini istiyorsanız mavi bunun için idealdir. Sakinleştirici bir özelliği vardır. Yükleme sırasında ekran mavi olursa, internet kullanıcılarının daha kolay sabrettiği biliniyor. Bu rengin “serinlik” intibarı verdiği de unutulmamalı… Bir araştırma mavi, yeşil, kırmızı ve sarı bardaklarda servis yapılan aynı ısıdaki aynı içeceğin, mavi bardakta daha soğuk algılanma oranının yüzde 48 olduğunu ortaya koydu.

Gri: Ciddiyet rengidir. Diplomatik renktir.

Sarı: Geçiciliğin rengidir. Trafik ışıklarındaki sarı renk bu yüzden kullanılır. Bankalar ise bu nedenle sarı rengi kullanmak istemez; çünkü paranın geçici değil kalıcı olmasını tercih eder. İş yerinde çalışanların çok zaman kaybetmeden geçmelerini istediğiniz yerlerde kullanılır. Dikkat çekici bir renktir.
Beyaz: Temizlik ferahlık ve hijyen, saflık çağrıştırır. İççamaşırda, buzdolabı ve çamaşır makinasında ve temizlik ürünlerinde en yaygın renktir. İş ortamında istikrarı sağlar. Gözü dinlendirir. Politikacılar temiz, dürüst izlenimini vermek için bu rengi kullanır.

Kahverengi: İnsanlar bu renkte tasarlanmış mağaza ve işyerlerinde çok vakit geçirmeyi istemezken, beyaz tonlarıyla teşrif edilmiş mağaza ve iş yerlerinde bu sorun ortadan kalkıyor. Kahverengi aynı zamanda iş görüşmelerine giderken pek tercih edilmeyen bir renk.

Mor: İç bilinci temsil eder. Bilinçaltı rengidir. Bu yüzden terapi odalarında da kullanılır. Fizyolojik olarak uykusuzluğa da iyi gelir.

Lacivert: Kozmik renk olarak kabul edilir. Sonsuzluğu, otoriteyi, verimi simgeler. Bu yüzden firmaların büyük çoğunluğu bu rengi kullanır.

 

KAYNAKÇA

www.hurrıyet.com

Paylaş: Facebook, Twitter, Google Plus